Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Kişilerarası iletişim tam bir iletişim olgusu ve sürecinin yer aldığı, insanlar arasında yapılan iletişimdir. Bunun için bir verici, bir alıcı olmak üzere en az iki kişi gereklidir (Aziz, 2008:15). Genel bir tanımlamayla kaynağını ve hedefini insanların oluşturduğu iletişime kişilerarası iletişim denir. İki kişi arasında yüz yüze gerçekleşen iletişim. Kişiler arası iletişim genellikle kendiliğinden ve teklifsizdir. İletişimi gerçekleştirenler birbirlerinde sürekli geri bildirim alırlar. Roller görece esnektir. Çünkü taraflar nöbetleşe gönderici ve alıcı olarak iletişimde bulunurlar. Bu iletişimin gerçekleşmesi sırasında bireyler genellikle aynı fiziksel ortam içerisinde bulunurlar (Mutlu,1994:127). Burada bireyler arasında sürekli bir geribildirim gerçekleşmektedir. Geribildirimin olmadığı takdirde iletişim gerçekleşmez, iletim gerçekleşir. İletişim çift taraflı iletim ise tek taraflıdır.
Kişilerarası iletişimin diğer bir tanımına göre de başkalarını tartıp, varılan yargıya göre davranma sanatıdır. Başka bir tanıma göre de kişiler arası iletişim, kaynağını ve hedefini insanların oluşturduğu iletişimdir. Karşılıklı iletişimde bulunan kişiler, bilgi-sembol üreterek, bunları birbirlerine aktararak ve yorumlayarak iletişimi sürdürürler. Bazı araştırmalara göre ise her türlü iletişimi kişiler arası iletişim saymamak lazımdır.
Yapılan bir araştırmaya göre bir iletişimin kişiler arası iletişim sayılabilmesi için 3 şart aranır:
Kişiler arası iletişimin en karmaşık aracı olan konuşma; bilgi aktarma, başkalarının davranışlarını yönlendirmeyle, buyruklarla, kimi kez şakayla, kimi kez saldırgan kırıcı sözlerle karşıdakini etkilemek için kullanılır. Kişiler arası iletişim kendini iki şekilde gösterir. Sözlü ve sözsüz. Sözlü iletişimde konuşma en önemli yeri tutarken sözsüz iletişimde ise yüz anlamları, göz hareketleri, bedenin duruşu, giyinmeyi , sesin özelliklerini içeren bu iletişim beden dili olarak bilinir.(Usluata, 1991:54) Kişinin bedensel duruşu kişinin içinde bulunduğu duygusal durumu açıklayabilir. Örneğin, kızgınlık, ilgisizlik, utanma, kararsızlık vb. (Usluata, 1991: 55)
Bu iletişimin başarılı olması için cinsiyet, yaş, eğitim gibi sosyo-ekonomikdüzey, statü ile ilgili özellikler yanında bilgi tutum ve davranışlar, deneyimler, değerler gibi özelliklerde kişilerarası iletişimi etkileyen özelliklerdir (Aziz, 2008:15)
Yüz yüze iletişimin yararcıl niteliklerinin yanında sürekli iletişim halindeki bireylerin kimi zaman hedef yönelttikleri iletilerin alımlanması konusunda sıkıntı yaşadıklarına da tanık olunur. Alınan geri bildirimlerde kodlanmış iletilerin amaçlanan sonuçları içermemesi kişilerarası iletişim çatışmalarına kapı aralar. Kaynak ile hedef arasındaki eğitim, sosyal statü, cinsiyet, ideoloji, yaşam biçimi, kültürel aidiyet gibi çeşitli değişkenler çoğu kez hedeflenen amaçlarla bağdaşmayan bir iletişim akılı ortaya çıkarır (Çamdereli, 2008:90)
Etkin bir iletişim becerisi geliştirmeyi olanaksızlaştıran ya da mevcut bir iletişim etkinliğinin duraksamasına, ardından kopmasına neden olan, kısaca iletişim akışını etkileyen çatışma olgusunun temel nedenleri şöyle sıralanabilir (Dökmen, 2005: 82-133).
-Biliş (cognition): Duyu organlarından organizmaya ulaşan uyarıcıların algılanması, anlamlandırılması, saklanması, hatırlanması ve kullanılması süreci; kısacası bu olguların gerçekleşmesindeki zihinsel faaliyetlerin tümüdür. Var olmak neredeyse bilişsel süreçleri kullanmakla eş anlamlıdır. Gördüklerimiz, işittiklerimiz, zihnimizde bunlara verdiğimiz anlamlar, unuttuklarımız, hatırladıklarımız, kendimize ve çevremize karşı geliştirdiğimiz kalıp düşünceler, genellemeler, diğer insanlarla kurulacak olan iletişimleri büyük ölçüde etkiler. Güçlü bellek sayesinde fıkra bilmek ve bunu gereğince ve gerektiği ölçüde anlatabilmek ya da seyrek görülen bir kişiye adıyla hitap etmek becerisi –muhatabına vereceği memnuniyetten ötürü- iletişim kanallarını çoğu kez kolaylıkla açabilen bilişsel bir etkinliktir.
-Algı: Kişilerarası iletişimde çok karmaşık algısal durumları yaşar, değişik algılamalar tanıklık ederiz. Örneğin kendi davranışlarımızı algılarız, karşımızdaki kişinin davranışlarını algılarız. Karşımızdaki kişinin bizi nasıl algıladığını algılamaya çalışırız. Aynı şeyler karşımızdaki kişi içinde geçerlidir. Böyle bir çabada doğal olarak çok karmaşık bir algı trafiği söz konusu olacaktır. Bu yüzden de çok çeşitli kazaların, yanlış algılamaların ortaya çıkması ve bunlarında çatışmalara yol açması kaçınılmazdır.
-Duygu: Kişilerarası iletişimde duygular çeşitli iletişim çatışmalarına neden olabilecek etmenler arasında yer alır. Çoğu kez beden dilinin dışa vurduğu ama kimi zamanda ses tonundan algılanan (sevinç, üzüntü, coşku, öfke gibi) duyguya ilişkin davranışlar, niyet edilmemiş ve istenç dışı olarak yapılan davranışlardır.
-Bilinçdışı: Bilişsel süreçte olduğu gibi, küçük yaşlardan itibaren bilinçdışında depolanan kimi istekler, çatışmalar, daha sonraki kavgaların, dil sürçmelerinin yanlış anlamaların, küskünlüklerin nedeni haline gelebilir ve kuşkusuz iletişimi etkiler. Bir hastaneye hasta olarak girildiğinde çekilecek sıkıntılar ya da resmi dairede yaşanabilecek olası güçlükler bilinçdışında depolanan yaşanmışlıklar ve potansiyel bir iletişim çatışması için hazırda beklerler.
-Gereksinimler: İnsanlar, susuzluklarını gidermek için, su aramak, karınlarını doyurmak için yiyecek aramak, para ve statü elde etmek için iş aramak, yakınlık kurmak için dost aramak, çeşitli tehlikelerden korunmak için güvenli ortam aramak gibi bazı güdülere sahiptirler ve güdüler, organizmayı davranışta bulunmaya iter, gereksinimleri gidermeye yöneltirler. Gereksinimlerin giderilmesinin herhangi bir biçimde engellenmesi iletişim çatışmalarına neden olur.
-İletişim Becerisi: Kimi kusurlu iletişim davranışlarından kaynaklanan iletişim çatışmalarının önüne, iletişim kurma becerisi kazandırılmakla – yalın bir örnek olarak; yanlış anlaşılmalara yol açtığı görülen telaffuz bozukluklarının giderilmesiyle bile- geçilebilir.
- Kişisel Faktörler: Kişilerarası iletişimde cinsiyet, yaş, fiziksel görünüm, tutumlar gibi kişisel faktörler de iletişim biçimini belirleyicidir. Bir hastane koridorunda beyaz önlüğüyle ilerleyen bir doktora hitap ederken, “hemşerim” ya da “hanım abla” gibi ifadelerden kaçınarak “doktor bey”, “doktor hanım” demek kişilerarası iletişimde kişisel faktörlere dikkat edildiğini gösterir. Kişisel faktörleri önemsememek olası tepkileri üretmek ya da iletişim çatışmasına neden olarak adımları atmak demektir.
-Kültürel Faktörler: İnsanlar içinde yaşadıkları, mensubu oldukları kültürün ve kullandıkları dilin niteliğinden kaynaklanan bir takım çatışmalar yaşayabilirler. Bir yörede kullanılan bir sözcüğün bir başka yörede değişik anlamlara gelmesi ya da bir yörede normal karşılanan bir davranışın bir başka yörede hoş karşılanmaması buna örnektir.
-Roller: İnsanların öğretmen, hemşire, kasap, berber gibi çeşitli meslek rolleri yanında anne olmak, baba olmak ya da bir evin küçüğü ya da büyüğü olmak, kiracısı olmak gibi ek roller üstlenirler. Üstlendikleri rollerin niteliği ya da üstleniş biçimleri yüzünden kimi zaman iletişim çatışmaları yaşayabilirler.
-Sosyal ve Fiziksel Çevre: İnsanlar değişik sosyal ve fiziksel çevrelerde olayları değişik algılayabilir, değişik davranış gösterebilir, değişik tepkiler verebilirler. Evde yaramaz olan bir çocuğun okulda uslu durma tutumu geliştirmesi, sosyal ve fiziksel çevre ile kişilerarası iletişim ve çatışma arasında doğrudan bir ilişki kurabileceğini göstermektedir.
-İletinin Niteliği: İnsanlar kendilerine ulaşan bir iletinin kapsamına karşı olduklarında, sırf bu yüzden ileti gönderenle çatışmaya girebilirler. Bir kişi çok iyi bilinen bir bilgiyi farklı bir iletiyle –İstanbul’u Kanuni Sultan Süleyman 1449’da fethetmiştir, gibi bir iletiyle- aktarmaya çalışırsa çatışma başlayabilir.
Tüm bu iletişimsel çatışma olgularıyla birlikte kişilerarası iletişimde temel ölçüt, iletişime katılan bireylerin kendi adlarına ve kendi istedikleri biçimde iletişim kurmaları üzerine kurulur (Çamdereli, 2008: 93)
Tarih: 2020-12-04 15:43:22 Kategori: Psikoloji
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Kişilerarası İletişim Nedir
Kişilerarası iletişimin diğer bir tanımına göre de başkalarını tartıp, varılan yargıya göre davranma sanatıdır. Başka bir tanıma göre de kişiler arası iletişim, kaynağını ve hedefini insanların oluşturduğu iletişimdir. Karşılıklı iletişimde bulunan kişiler, bilgi-sembol üreterek, bunları birbirlerine aktararak ve yorumlayarak iletişimi sürdürürler. Bazı araştırmalara göre ise her türlü iletişimi kişiler arası iletişim saymamak lazımdır.
Yapılan bir araştırmaya göre bir iletişimin kişiler arası iletişim sayılabilmesi için 3 şart aranır:
- Yüz yüze olması
- Katılımcılar arasında bir mesaj alışverişinin olması
- Söz konusu iletişim sözlü veya sözsüz nitelikte olmasıdır.
Kişiler arası iletişimin en karmaşık aracı olan konuşma; bilgi aktarma, başkalarının davranışlarını yönlendirmeyle, buyruklarla, kimi kez şakayla, kimi kez saldırgan kırıcı sözlerle karşıdakini etkilemek için kullanılır. Kişiler arası iletişim kendini iki şekilde gösterir. Sözlü ve sözsüz. Sözlü iletişimde konuşma en önemli yeri tutarken sözsüz iletişimde ise yüz anlamları, göz hareketleri, bedenin duruşu, giyinmeyi , sesin özelliklerini içeren bu iletişim beden dili olarak bilinir.(Usluata, 1991:54) Kişinin bedensel duruşu kişinin içinde bulunduğu duygusal durumu açıklayabilir. Örneğin, kızgınlık, ilgisizlik, utanma, kararsızlık vb. (Usluata, 1991: 55)
Bu iletişimin başarılı olması için cinsiyet, yaş, eğitim gibi sosyo-ekonomikdüzey, statü ile ilgili özellikler yanında bilgi tutum ve davranışlar, deneyimler, değerler gibi özelliklerde kişilerarası iletişimi etkileyen özelliklerdir (Aziz, 2008:15)
Yüz yüze iletişimin yararcıl niteliklerinin yanında sürekli iletişim halindeki bireylerin kimi zaman hedef yönelttikleri iletilerin alımlanması konusunda sıkıntı yaşadıklarına da tanık olunur. Alınan geri bildirimlerde kodlanmış iletilerin amaçlanan sonuçları içermemesi kişilerarası iletişim çatışmalarına kapı aralar. Kaynak ile hedef arasındaki eğitim, sosyal statü, cinsiyet, ideoloji, yaşam biçimi, kültürel aidiyet gibi çeşitli değişkenler çoğu kez hedeflenen amaçlarla bağdaşmayan bir iletişim akılı ortaya çıkarır (Çamdereli, 2008:90)
Etkin bir iletişim becerisi geliştirmeyi olanaksızlaştıran ya da mevcut bir iletişim etkinliğinin duraksamasına, ardından kopmasına neden olan, kısaca iletişim akışını etkileyen çatışma olgusunun temel nedenleri şöyle sıralanabilir (Dökmen, 2005: 82-133).
-Biliş (cognition): Duyu organlarından organizmaya ulaşan uyarıcıların algılanması, anlamlandırılması, saklanması, hatırlanması ve kullanılması süreci; kısacası bu olguların gerçekleşmesindeki zihinsel faaliyetlerin tümüdür. Var olmak neredeyse bilişsel süreçleri kullanmakla eş anlamlıdır. Gördüklerimiz, işittiklerimiz, zihnimizde bunlara verdiğimiz anlamlar, unuttuklarımız, hatırladıklarımız, kendimize ve çevremize karşı geliştirdiğimiz kalıp düşünceler, genellemeler, diğer insanlarla kurulacak olan iletişimleri büyük ölçüde etkiler. Güçlü bellek sayesinde fıkra bilmek ve bunu gereğince ve gerektiği ölçüde anlatabilmek ya da seyrek görülen bir kişiye adıyla hitap etmek becerisi –muhatabına vereceği memnuniyetten ötürü- iletişim kanallarını çoğu kez kolaylıkla açabilen bilişsel bir etkinliktir.
-Algı: Kişilerarası iletişimde çok karmaşık algısal durumları yaşar, değişik algılamalar tanıklık ederiz. Örneğin kendi davranışlarımızı algılarız, karşımızdaki kişinin davranışlarını algılarız. Karşımızdaki kişinin bizi nasıl algıladığını algılamaya çalışırız. Aynı şeyler karşımızdaki kişi içinde geçerlidir. Böyle bir çabada doğal olarak çok karmaşık bir algı trafiği söz konusu olacaktır. Bu yüzden de çok çeşitli kazaların, yanlış algılamaların ortaya çıkması ve bunlarında çatışmalara yol açması kaçınılmazdır.
-Duygu: Kişilerarası iletişimde duygular çeşitli iletişim çatışmalarına neden olabilecek etmenler arasında yer alır. Çoğu kez beden dilinin dışa vurduğu ama kimi zamanda ses tonundan algılanan (sevinç, üzüntü, coşku, öfke gibi) duyguya ilişkin davranışlar, niyet edilmemiş ve istenç dışı olarak yapılan davranışlardır.
-Bilinçdışı: Bilişsel süreçte olduğu gibi, küçük yaşlardan itibaren bilinçdışında depolanan kimi istekler, çatışmalar, daha sonraki kavgaların, dil sürçmelerinin yanlış anlamaların, küskünlüklerin nedeni haline gelebilir ve kuşkusuz iletişimi etkiler. Bir hastaneye hasta olarak girildiğinde çekilecek sıkıntılar ya da resmi dairede yaşanabilecek olası güçlükler bilinçdışında depolanan yaşanmışlıklar ve potansiyel bir iletişim çatışması için hazırda beklerler.
-Gereksinimler: İnsanlar, susuzluklarını gidermek için, su aramak, karınlarını doyurmak için yiyecek aramak, para ve statü elde etmek için iş aramak, yakınlık kurmak için dost aramak, çeşitli tehlikelerden korunmak için güvenli ortam aramak gibi bazı güdülere sahiptirler ve güdüler, organizmayı davranışta bulunmaya iter, gereksinimleri gidermeye yöneltirler. Gereksinimlerin giderilmesinin herhangi bir biçimde engellenmesi iletişim çatışmalarına neden olur.
-İletişim Becerisi: Kimi kusurlu iletişim davranışlarından kaynaklanan iletişim çatışmalarının önüne, iletişim kurma becerisi kazandırılmakla – yalın bir örnek olarak; yanlış anlaşılmalara yol açtığı görülen telaffuz bozukluklarının giderilmesiyle bile- geçilebilir.
- Kişisel Faktörler: Kişilerarası iletişimde cinsiyet, yaş, fiziksel görünüm, tutumlar gibi kişisel faktörler de iletişim biçimini belirleyicidir. Bir hastane koridorunda beyaz önlüğüyle ilerleyen bir doktora hitap ederken, “hemşerim” ya da “hanım abla” gibi ifadelerden kaçınarak “doktor bey”, “doktor hanım” demek kişilerarası iletişimde kişisel faktörlere dikkat edildiğini gösterir. Kişisel faktörleri önemsememek olası tepkileri üretmek ya da iletişim çatışmasına neden olarak adımları atmak demektir.
-Kültürel Faktörler: İnsanlar içinde yaşadıkları, mensubu oldukları kültürün ve kullandıkları dilin niteliğinden kaynaklanan bir takım çatışmalar yaşayabilirler. Bir yörede kullanılan bir sözcüğün bir başka yörede değişik anlamlara gelmesi ya da bir yörede normal karşılanan bir davranışın bir başka yörede hoş karşılanmaması buna örnektir.
-Roller: İnsanların öğretmen, hemşire, kasap, berber gibi çeşitli meslek rolleri yanında anne olmak, baba olmak ya da bir evin küçüğü ya da büyüğü olmak, kiracısı olmak gibi ek roller üstlenirler. Üstlendikleri rollerin niteliği ya da üstleniş biçimleri yüzünden kimi zaman iletişim çatışmaları yaşayabilirler.
-Sosyal ve Fiziksel Çevre: İnsanlar değişik sosyal ve fiziksel çevrelerde olayları değişik algılayabilir, değişik davranış gösterebilir, değişik tepkiler verebilirler. Evde yaramaz olan bir çocuğun okulda uslu durma tutumu geliştirmesi, sosyal ve fiziksel çevre ile kişilerarası iletişim ve çatışma arasında doğrudan bir ilişki kurabileceğini göstermektedir.
-İletinin Niteliği: İnsanlar kendilerine ulaşan bir iletinin kapsamına karşı olduklarında, sırf bu yüzden ileti gönderenle çatışmaya girebilirler. Bir kişi çok iyi bilinen bir bilgiyi farklı bir iletiyle –İstanbul’u Kanuni Sultan Süleyman 1449’da fethetmiştir, gibi bir iletiyle- aktarmaya çalışırsa çatışma başlayabilir.
Tüm bu iletişimsel çatışma olgularıyla birlikte kişilerarası iletişimde temel ölçüt, iletişime katılan bireylerin kendi adlarına ve kendi istedikleri biçimde iletişim kurmaları üzerine kurulur (Çamdereli, 2008: 93)
Tarih: 2020-12-04 15:43:22 Kategori: Psikoloji
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx